2002 – Seyhan Müzik
Görkemli filmlerin unutulmaz sahneleri… Özenle yapılmış istasyon binaları, trenlerin gara girişi ya da kıvrıla kıvrıla dağların eteklerinde süzülüşü… Trenin istasyona girişindeki etkiyi yakalayarak sinema tarihini başlatan Lumiere Kardeşler’den beri yönetmenlerin vazgeçemedikleri görüntüler… Ve o günden bugüne, bu görüntüler karşısında kimi zaman bir duygu seline kapılan, kimi zaman da görkem ve estetiğin buluşmasını hayranlıkla izleyen seyirciler… Bizleri de bu müzikal projeye böylesi duygular ve demiryolu ritmleri yönlendirdi.
Peki, demiryolunun bu büyüsü nereden geliyor? Belki dağların arasğnda kıvrılan rayların, vagonların, tünellerin, hele özenle yapılmış istasyonların estetiğidir insanı büyüleyen… Ya da uzun yolculukların çekiciliği, belki de bir hasretin acısıdır “Kara tren gelmez m’ola” türküsündeki gibi… Belki de tiz bir tren düdüğünün çağrıştırdığı gizemli duygulardır… Gurbete yolcu edilen bir sevgili, bir dost, bir kardeş, uzak diyarlara gitmenin hüznüdür belki hatırlanan… Belki de kavuşmanın coşkusu… Ya da Ferhat’ın delemediği dağları sonunda tünellerle aşabilen insanoğlunun doğaya karşı kazandığı zaferin somutluğu… Belki de insanoğlunun endüstriyel bir buluşunun, ilk kez doğayla bu derece uyumlu olabilmesi, doğaya bu kadar az zarar vererek onunla bütünleşmesi, onun güzelliğine güzellik katabilmiş olmasındaki bilinçaltı şaşkınlık…
Bu albümde bizlerle birlikte Anadolu’da bir tren yolculuğuna çıkıyorsunuz. Her dinlediğinizde başka istasyonlara, başka vagonlar, farklı duygularla…
1866 yılında İngilizler tarafından İzmir-Aydın demiryolunun yapımına başlanmasıyla birlikte, Anadolu’da demiryolu macerası da başlamış oldu. Ve bunun ardından Rumeli, Anadolu, Bağdat ve Hicaz demiryolları boyunca türlü umutlarla döşenen raylar… Bu topraklara emperyalizmin bir aracı olarak giren demiryollarının, Cumhuriyet’le birlikte adeta bağımsızlığın simgesine dönüşmesi… İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlığın ve demiryollarının yerini alan karayolları… Tümüyle tükenen ulaştırma politikası; yitirilen canlar; petrol şirketlerine akan dolarlar… Bu hazin öyküyü anlatabilmek amacğyla TRT adına 2ooo yğlğnda 10 bölümlük bir belgesel hazırladık. Haydarpaşa Garı’nda başlayan çalışmalarımız, İzmir, Aydın, İzmit, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana gibi kentler ve istasyonlardan geçerek İskenderun Garı’nda son buldu. Bu albümün oluşturulma düşüncesi de belgesel için hazırladığımız müzik üzerine çalışırken ortaya çıktı ve elinizdeki Rayların İzinde ile sonuçlandı.
Kara Tren
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Löberde
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Rayların İzinde
Müzik: Işığın Yansıması (Anonim temalardan yola çıkarak)
Düzenleme: Işığın Yansıması
Tren Gelir Hoş Gelir
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Ak Koyun
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Bir Tren Yolculuğu
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Sarı Gelin
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Fincan
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Fincanın etrafı yeşil aman aman
At kolun kolların boynumdan aşır
Sarhoşum dilim dolaşır aman aman
Aman kız canım kız
Öldürdün beni
Kaş ettin, göz ettin
Yandırdın beni
Fincanın etrafı sarı aman aman
Ağlarım inlerim ben zarı zar
Aman kız canım kız
Öldürdün beni
Kaş ettin, göz ettin
Yandırdın beni
Kara Tren (Live)
Müzik: Anonim
Düzenleme: Işığın Yansıması
Kara tren gelmez m’ola düdüğünü çalmaz m’ola
Gurbet ele yar yolladım mektubunu yazmaz m’ola
Gurbet ele yar yolladım mektubumu almaz m’ola
Allı gelin al olaydın selvilere dal olaydın
Allı gelin al olaydın kocan öle dul kalaydın
Gelip geçen yolculardan nazlı yar seni soraydım